'Yoğun formda tehlikeli': Kimyager, tortularda alışılmadık asit raporunu değerlendiriyor

Bilim insanları, yeraltı sularında, nehirlerde, toprakta ve canlı organizmalarda trifloroasetik asidin tehlike seviyesini anlatıyor
İngiliz Nature dergisinin dünya genelindeki tortularda artan trifloroasetik asit (TFA) konsantrasyonları hakkındaki yayını, toplumda yaygın tartışmalara yol açtı. Bu madde, Arktik buz çekirdeklerinde, Avrupa'daki yeraltı sularında ve nehirlerde bulunmaktadır. Yeni araştırmalar, TFA'nın üreme sağlığı ve ekosistemler üzerindeki potansiyel etkisine işaret ediyor.

başlık görselinin altındaki test pankartı
Avrupa'da TFA'nın toksik maddeler listesine eklenmesi olasılığı tartışılmaya başlandı. RTU MIREA İnorganik Kimya Bölümü doçenti Andrey Dorokhov'dan bu mesaj hakkında yorum yapmasını istedik.
Trifloroasetik asit, "sonsuz kimyasal" (insanlar tarafından üretilen 14.000 kimyasalın ortak adı) olarak sınıflandırılır. Zamanla yapılarını değiştirmeden hem suyu hem de yağı itme özelliğine sahiptirler. Isıtılsalar bile. Yani, doğada neredeyse hiç parçalanmazlar.
"Ebedi kimyasallar" benzeri görülmemiş bir ekolojik tehdit olarak adlandırılıyor. Tiroid hastalıklarına, karaciğer sorunlarına, kansere ve obeziteye yol açabildikleri için insanlar için tehlikeliler.
Özellikle trifloroasetik asit, tarımsal kimya, ilaç ve kimya işletmelerinin faaliyetleri sonucu çevreye karışmaktadır. Soğutucu akışkan sızıntıları, bazı pestisitlerin ayrışması ve anesteziklerin kullanımı gibi nedenlerle çevreye yayılmaktadır.
Trifloroasetik asit doğal süreçlerle yok edilemez. Bu nedenle TFA toprakta, suda ve hatta canlı organizmalarda birikmeye başlar.
Bilim insanları, ağaç yapraklarındaki trifloroasetik asit içeriğinin son yıllarda 5-10 kat arttığını tespit etti. Yiyecek ve içeceklerin yanı sıra insan kanında ve idrarında da TFA izlerine rastlandı.
Avrupa'da TFA'nın toksik madde olarak sınıflandırılması ve kullanımının sınırlandırılması olasılığı tartışılıyor. Birçok ülke, bu yan ürünü üreten pestisitleri yasaklamaya başladı bile.
— Yayından, yağmur ve yeraltı sularındaki bu asidin içeriğinin litre başına 2 mikrogramı, bitkilerde ise kilogram kuru bitki ağırlığı başına 1 mg'ı geçmediği anlaşılıyor, — diye açıklıyor Andrey Dorokhov. — Bu, insan sağlığı için herhangi bir tehlike oluşturacak kadar düşük bir miktardır. Havadaki MAC (çevresel olarak izin verilen maksimum zararlı madde konsantrasyonu) 2 mg/m3'tür.
Bu arada uzmanlar, trifloroasetik asidin tehlike derecesi konusunda tartışmaya devam ediyor. Hayvan deneyleri, doğrudan zarar verebilmesi için su ve gıdalarda ölçülen dozlardan yüz binlerce kat daha yüksek dozların gerektiğini gösteriyor.
— Ayrıca, trifloroasetik asit memelilerin vücudundan hızla atılır ve belirgin bir biyolojik birikim göstermez. Yine, bu asidin vücuda verdiği zarara dair güvenilir bir veri bulunmamaktadır. Ayrıca, bu asidin üreme sağlığını etkilediği ve kısırlığa neden olduğu yönünde bilimsel veriler de mevcuttur.
Uzmanlara göre bu asit sadece yoğun haldeyken tehlikeli.
"Ciltte ve mukoza zarlarında yanıklara neden oluyor. Ama sadece yoğunlaştırılmış halde. Bu yüzden bence korkulacak bir şey yok," diye sonuca varıyor uzman.
Aynı zamanda bilim insanları, trifloroasetik asidin doğada daha fazla birikmesinin uzun vadeli çevresel sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıyor.
mk.ru