Gricci's Pietà, Capodimonte'de yeni bir satın alma

Capodimonte kimliğinin önemli bir parçası, 1743 yılında Charles of Bourbon tarafından kurulan Kraliyet Porselen Fabrikası'nın hikayesini tamamlamak üzere evine geri dönüyor: Kral'ın modelcisi Giuseppe Gricci'nin küçük ama sıra dışı bir başyapıtı olan Pietà, bilim insanlarının yaklaşık yirmi yıl önce uluslararası sanat piyasasında keşfettiği son derece nadir bir pişmiş toprak parçası. Capodimonte Müzesi ve Kraliyet Ormanı müdürü Eike Schmidt, "Bu eseri yaratıldığı yer olan Napoli'ye geri getirmek ve yakından incelemek heyecan vericiydi," diyor. Şehrin kamu koleksiyonlarında, Royal Factory'nin ünlü usta modelcisinin elinden çıkmış bu örnek kadar başka bir pişmiş toprak model yok. Gricci'nin yonttuğu kil model, aslında Charles de Bourbon'un önce Napoli'ye, sonra da Madrid'e getirdiği bu büyük Floransalı sanatçının imzasını ve figüratif kültürünü en net şekilde kavrayabileceğiniz eserin sahnesidir. Bu edinimi, yaz aylarında Müze ve Royal Wood'a akın eden birçok ziyaretçiyle hemen paylaşmak istedik. Bu küçük sergi, birkaç ay içinde açılması beklenen yeni porselen bölümünün değerli bir ön izlemesi niteliğindedir.
"Gricci'nin Pietà'sı, Kralın Modelcisi. Capodimonte'nin Yeni Alımı. Terrakotta ve Porselen Arasında", 28 Ekim'e kadar devam edecek serginin başlığı. Bu vesileyle, Müze ve Kraliyet Ormanı'ndan gelen yeni pişmiş toprak, Gricci'nin porselen Pietà'sı ile Duca di Martina Müzesi'nden Aziz Yuhanna'nın Pietà'sıyla karşılaştırılıyor. Piramit şeklindeki yapı, İsa'nın bedeninin Meryem Ana'nın kucağında durduğu ve figürlerin gevşek bir kumaşla birbirine bağlandığı Michelangelo'nun Pietà'sına benziyor. İki grubu -terrakotta ve porseleni- karşılaştırmak, Gricci'nin Pietà temasındaki üslup evrimini ortaya koyuyor: Porselende acının yüceltildiği daha teatral ve mesafeli, Meryem Ana'nın gözyaşlarını silme hareketinin annelik acısını ifade ettiği pişmiş toprakta ise daha insani ve samimi.
İki eser arasındaki diyalog, Annibale Carracci'nin ünlü Pietà'sının sergilendiği Müze'nin ikinci katındaki 20 numaralı odada sahnelenmiştir. Muhtemelen 18. yüzyılda Napoli'deki Palazzo Reale'de Kardinal Odoardo'nun özel duası için yaratılan tablo, azap dolu ancak içten bir kederle karakterize edilir. İki kahramanın anıtsal duruşu ve Meryem Ana'nın cüppesinin temiz kıvrımları gibi bazı detayların heykelsi bir şekilde işlenmesi, eseri ressamlar, heykeltıraşlar, gravürcüler ve modelciler için bu ikonografinin yorumlanmasında evrensel bir model haline getirmiştir. Gricci de bundan etkilenmiş gibi görünmektedir ve iki heykel grubunda tuvalin birçok unsurunu yansıtmıştır: örneğin, kayaların üzerine örtülü kefenle süreklilik içinde ortaya çıkan İsa'nın terk edilmiş uzuvları.
Sunuma, Vomero Ulusal Müzeleri Geçici Müdürü Luigi Gallo ve 2007 yılında Gricci'nin pişmiş toprak grubunu ilk tanıyan Napoli "L'Orientale" Üniversitesi'nde modern sanat tarihi profesörü olan Riccardo Naldi katıldı.
Zarif bir Floransalı modelci ve heykeltıraş olan Giuseppe Gricci, Capodimonte Kraliyet Porselen Fabrikası'nın ilk yıllarından itibaren kraliyet sarayı için kutsal konular yaratıcısı olarak faaliyet göstermiş ve 1744-1745 yılları arasında Pietà teması üzerinde çeşitli çalışmalar yapmıştır. 1888'de yayınlanan bir belgede Minieri Riccio, Gricci'nin Nisan 1744'te "bir porselen Pietà ve alçı dökümüyle bir maensola" yaptığını belirtmiştir. Meryem Ana'nın sağ kolunun hareketindeki çeşitlilik nedeniyle Museo Duca di Martina'daki porselen grubu için doğrudan bir model olarak kabul edilemeyen pişmiş toprak, yine de temanın gelişim sürecini takip etmemizi sağlamaktadır. Boya izleri, modelin boyalı süslemeler için bir test tabanı olarak kullanıldığını düşündürmektedir; Madrid'deki Museo Municipal'de bulunan çok renkli bir porselen örneği de bunu belgelemektedir.
Adnkronos International (AKI)