Türk şiirinin 'uç beyi': Şair ve çevirmen İlhan Berk

Gerçek adı Emrullah İlhan Birsen olan şair Berk, Hesna ve Veli Biirsen'in oğlu olarak, 18 Kasım 1918'de Manisa'da doğdu. Annesiyle babası çocukken ayrılan şairi, annesi ile ağabeyleri büyüttü.
İlhan Berk, İstanbul'da Pertevniyal Lisesi'nde altı ay okuduktan sonra İzmir Öğretmen Okuluna geçti. Ardından Balıkesir'e taşınarak okulu orada bitirdi. Giresun'da 2 yıl öğretmenlik yapan Berk, yedek subay olarak vatani görevini İstanbul'da tamamladı.
İlk kitabı "Güneş Yakanların Selamı"nı Manisa Halkevi'nin yardımıyla 1935'te çıkaran şair, askerliğin ardından Edirne'ye atandı.
Bir süre Edirne'de öğretmenlik yapan şair, Ankara'ya giderek Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümünde eğitimine devam etti. Berk, 1945'te okuldan mezun oldu.
"YERYÜZÜNDE ŞİİR DİYE BİR ŞEY OLMASA BİLE ONU İCAT EDEBİLECEK BİR ŞAİRDİ"İlhan Berk Zonguldak, Samsun ve Kırşehir'de ortaokul öğretmenliği yaptı.
Kendisi gibi Fransızca öğretmeni olan Edibe Hanım'la evlenen Berk'in, tek çocuğu Ahmet dünyaya geldi.
Usta şair, 1956'da Ziraat Bankasının yayın bürosuna çevirmen olarak girdi ve Ankara’ya nakil oldu. Böylece 13 yıl çalışacağı Ankara'da İkinci Yeni anlayışının en yoğun günlerini yaşadı.
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü yayın bürosunda çevirmen olarak çalışan şair, emekli olunca Bodrum'a yerleşti.
Berk, şiir günleri ve muhtelif görevlerle 1962'de Londra'ya, 1964'te ise Paris'e gitti. Paris'te 7 ayı aşkın kaldı.
Paris'te gerek yabancı sanatçılarla gerekse Türkiye'den giden sanatçılarla tanışan şair, resim sergileriyle şiir günlerine katıldı.
İlhan Berk, Avrupa ve Uzak Doğu'da pek çok ülkeyi gezdi.
Turgut Uyar'ın "Yeryüzünde şiir diye bir şey olmasa bile onu icat edebilecek bir şairdi" diye anlattığı Berk'in ilk şiirleri Manisa Halkevi dergisi, Uyanış, Varlık, Çığır ve Ses dergilerinde çıktı.
"ETKİLENDİĞİ VE ETKİLEDİĞİ ŞAİRLER BİR ARAYA GELDİĞİ ZAMAN ETRAFLICA BİR TÜRK ŞİİR TARİHİ ÇIKARABİLİRİZ"Şiirlerinde Walt Whitman ve Nazım Hikmet'ten etkilenen usta şair, "İstanbul Kitabı", "Günaydın Yeryüzü", "Türkiye Şarkısı" ve "Köroğlu" kitaplarını kaleme aldı.
Berk'in kitaplarında yer alan şiirleri, bugün İlhan Berk denilince akla gelen kişiliği temsil etmekten uzaktır. Yine de bu kitaplarında özgün İlhan Berk şiirine ait unsurlar yer alır.
Usta kalem, daha sonra İkinci Yeni akımına katıldı ve 40 yaşında çıkardığı Galile Denizi'yle hem önceki şiiriyle bağlantısını sona erdirdi hem de yeni gelen akımın örneklerinden birini ortaya koydu.
Yenilik dergisinde yayımladığı "Saint Antoine'ın Güvercinleri", İkinci Yeni adını alacak şiir akımının ilk işaretlerinden birisi oldu. Bu şiirle beraber "söze dayalı" şiir anlayışını reddetti ve gerçekçi şiirden uzaklaştı. Şiirin düz yazıdan farklı olan kaynağını derinlemesine inceleyerek özgün bir dil tutumu geliştirdi.
Şair, İkinci Yeninin sözcülüğünü üstlenerek sadece şiirini değil, poetikasını da İkinci Yeni akımının ortaya çıkış şartlarına göre geliştirdi ve çok uzun süre anlamsızlığı, estetizmi ve deneyciliği savundu.
İkinci Yeni ve anlamsızlık savunmasında yalnız kalan Berk, anlamsız şiire yaklaşan şiirleriyle farklılık gösterdi.
Şair Haydar Ergülen, Berk'i anlattığı bir yazısında, "İster toplumculuk dönemi olsun, ister öncülerinden sayıldığı hatta aşırı uçlarından biri olarak adlandırıldığı İkinci Yeni olsun genel olarak hep Türk şiirinden ilerideydi. Onun yaşamından ve yapıtlarından tek başına bir Türk şiir tarihini okuyabiliriz. Etkilendiği ve etkilediği şairler bir araya geldiği zaman etraflıca bir Türk şiir tarihi çıkarabiliriz. O yüzden Türk şiirimizin gerçekten "Uç Beyi" nitelemesini hak eden bir şairdi." sözlerini kullanmıştı.
"SÜREKLİ OKUYARAK KENDİSİNİ YENİLEMEYE ÇALIŞTI"İlhan Berk'in şiirindeki coğrafya, tarih ve nesne ilgisi son derece dikkat çekici olup özellikle 1980'lerde ortaya çıkan postmodern arayışa ilham kaynağı oldu.
Şiir dışında en önemli uğraşlarından ve mutluluk kaynaklarından biri olan resimle de yoğun olarak ilgilenen Berk, 1978'de Bedri Rahmi Eyüboğlu Galerisi’nde, 1984'te Galeri Nev'de resim sergisi açtı.
Yazmayı yaşamak olarak gören başarılı şair, bir yandan yazı makinesi gibi durmaksızın yazmayı sürdürdü.
İlhan Berk, "Kül" (1978) adlı kitabıyla 1979 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü, "İstanbul Kitabı" ile 1980 Behçet Necatigil Şiir Ödülünü, "Deniz Eskisi" ile (1982) 1983 Yeditepe Şiir Armağanını aldı. "Güzel Irmak" (1988) kitabı ile Simavi Vakfı Edebiyat Ödülünü Ferit Edgü'yle paylaştı.
"Şiirin Gizli Tarihi" Fransızcaya, "Güzel Irmak" ve "İstanbul Kitabı" ile bazı şiirleri de İspanyolcaya çevrildi.
Sürekli okuyarak kendisini yenilemeye çalışan şair, şubat 1971'de TRT’nin düzenlediği "Tek Şiir" dalında Sanat Ödülü"ne layık görüldü.
Behçet Necatigil'in "Şiirimizin uç beyi" dediği Berk, tedavi için yattığı Bodrum Devlet Hastanesi'nde 28 Ağustos 2008'de hayata gözlerini yumdu.
İlhan Berk, Bodrum'daki Türbe Mezarlığı'nda eşinin yanına toprağa verildi.
Şiir, deneme, çeviri ve antoloji türünde pek çok eser kaleme alan Berk'in eserlerinden bazıları şöyle:
"Güneşi Yakanların Selamı", "İstanbul, Günaydın Yeryüzü", "Türkiye Şarkısı", "Köroğlu", "Galile Denizi", "Çivi Yazısı", "Otağ", "Mısırkalyoniğne", "Aşıkane" , "Şenlikname" , "Şiirler", "Taş Baskısı", "Atlas", "Kül", "İstanbul Kitabı", "Kitaplar Kitabı", "Deniz Eskisi", "Şiirin Gizli Tarihi", "Delta ve Çocuk" , "Galata", "Güzel Irmak", "Pera" , "Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum", "Avluya Düşen Gölge, Ev" , "Şeyler Kitabı", "Çok Yaşasın Sayılar", "Eşik, Aşk Tahtı", "Akşama Doğru", "Şeyler Kitabı", "Toplu Şiirler", "Kuşların Doğum Gününde Olacağım"
Cumhuriyet