Selçuk Alagöz’ün ardından

Selçuk Alagöz ile tanışmam 90’lı yıllara rastlar. O zamanlar Türk Kalp Vakfı’nın icra kurulunda üyeydi. Ve spora, özellikle futbola da çok meraklı olduğu için, 1. Lig maçlarından önce Ali Sami Yen, İnönü, Şükrü Saraçoğlu statlarında gösteri maçları düzenlerdi. Sanatçılar -Magazin Gazetecileri ya da Sanatçılar - Televizyon Sunucuları gibi takımlar karşı karşıya gelirdi. Gökhan’la benim bir dönem futbolculuk geçmişimiz olduğu için sanatçılar kadrosunda mutlaka yer alırdık. Kimler yoktu ki bizim takımızda. Cem Karaca, Kerem Yılmazer, Coşkun Demir, Fatih Erkoç, Tarık Pabuççuoğlu, Fedon, Enis Fosforoğlu, Fatih Mühürdar ve tabii ki de Selçuk Alagöz.
Sonrasında MÜYORBİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği) ve Sigarayla Savaşanlar Derneği yönetim kurullarında yıllarca beraber çalıştık. Hatta Selçuk ağabeyin yanlış hatırlamıyorsam ‘Duman Avcısı’ diye bir şarkısı da vardı ve bu şarkıyla özellikle çocuklara sigaranın zararlarını onların anlayacağı bir dilden anlatıyordu.
Çok özel ve farklı birisiydi. Onun vazgeçilmezleri ailesi, müzik ve Fenerbahçe’ydi.
60 ve 70’li yıllarda bütün genç müzisyenlere yardımcı olmuş onlara ağabeylik yapmış bir müzisyendi. Hatta 1967 yılındaki orkestrasında Cahit Berkay ve Engin Yörükoğlu da yer almıştı. Çok çalışkan ve üretken bir yapısı vardı. Sürekli yeni projeler üretir, özellikle telif hakları konusunda çok farklı, kimsenin aklına gelmeyen çözümler sunardı. Selçuk Alagöz Alman Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldu ve sonrasında Turizm İşletme Master’ı yaptı.
Müzikte ilk kez adını duyurması ise 1964 yılında Hürriyet gazetesinin düzenlediği ‘Altın Mikrofon’ yarışması ile oldu.
Kendi adını taşıyan orkestrası ve orkestrasının solistliğini yapan kız kardeşi Rana Alagöz ile birlikte onlarca hit şarkıya imza attı. Bunların içinde “Malabadi Köprüsü” , “Her şey Bitmiştir Artık”, “Edremit Van’a Bakar” ve “Bahçelere Geldi Bahar”ı sayabiliriz. Seksenli yıllardan sonra ise diğer kardeşi Nilüfer Alagöz’ü de orkestrasına dâhil ederek özellikle turistlere yönelik gösterilerle sahne alan Selçuk Alagöz 80 dilde şarkı söyleyerek kırılması çok zor bir rekora da imza atmıştı. Katıldığımız bazı yurtdışı etkinliklerinde yabancı konuklarla iletişim için Çince’den Rusça’ya, İspanyolca’dan Fransızca’ya kadar her dilde şarkı söylemesini hayretle karşılamıştım.
Müzik kariyerinde 4 Altın Plak sahibi olan Selçuk Alagöz hayatının son dönemlerini aynı döneme imza atmış müzisyen arkadaşlarıyla beraber Bodrum Turgutreis’de geçirdi. Bir sürü hastalığın ardından iyileşmeye ve yürüyüşlere de başlamıştı. Sık sık yaptığımız telefon konuşmalarında çok iyi olduğunu söylüyor bizi de mutlu ediyordu ama ne yazık ki iki gün önce hem de doğum gününden bir gün sonra kötü haberi aldık. Bana konuşmalarımızda hep ‘evlat’ derdi. O telaşlı halini, aceleci konuşmasını ama en önemlisi müzik dünyamıza kattıklarını hiç unutmayacağım. Bugün bu değerli insana son görevimizi yapmak için saat 13.00’te AKM tiyatro salonunda bir anma töreni yapılacak. Tüm müzikseverleri bekliyoruz. Yolun ışık dolu olsun, gittiğin yerde huzur bul Selçuk ağabey…
BirGün