Kayıp Yüzyılların Sırrı: Sahra’nın Altından M.Ö. 8000 Yılına Ait Şehir Çıktı
Sıra Dışı Mimari ve Kayıp Teknoloji İzleri
Bulunan şehrin en çarpıcı özelliği, bilinen hiçbir antik medeniyete benzemeyen mimarisi. Yapıların tamamı kusursuz dairesel formlardan oluşuyor ve adeta erimiş taşların birleştirilmesiyle tek bir kütle halinde şekillendirilmiş gibi görünüyor. Uzmanlara göre bu, bilinmeyen bir mühendislik tekniğine işaret ediyor.
Şehrin altında ise, yüzlerce kilometre uzanan tüneller ve devasa yeraltı odaları ağı bulunuyor. Bu odaların akustiği o kadar hassas ki, bir fısıltı bile kilometrelerce öteden duyulabiliyor.
Mezopotamya'dan Binlerce Yıl Öncesi
Yapılan karbon testleri, yerleşimin tahmini olarak M.Ö. 8.000 civarında terk edildiğini gösteriyor. Bu tarih, şehri Mezopotamya ve Mısır gibi bilinen en eski gelişmiş uygarlıklardan binlerce yıl öncesine taşıyor.
Keşfi daha da gizemli kılan unsurların başında, toprağın altına doğru inen spiral kuleler geliyor. Bu kulelerin dizilimi, modern mühendislik standartlarını bile aşan, olağanüstü bir matematiksel hassasiyetle kurulmuş bir geometri sergiliyor. Araştırmacılar, bu durumu, yerleşimi kuran medeniyetin ileri düzeyde, kaybolmuş bir teknolojiye sahip olduğu teziyle açıklıyor.
Sahra Bir Zamanlar Cennet miydi?
Bu büyük yerleşimin varlığı, Sahra’nın binlerce yıl önceki çevresel durumuyla ilgili teorileri güçlendiriyor. Uydu görüntüleri ve jeolojik kanıtlar, bölgenin bir zamanlar kurak bir çöl değil, yemyeşil ormanlar, göller ve nehirlerle dolu bir ekosistem olduğunu doğruluyor. Bu da, bu denli büyük bir şehrin yaşaması için gerekli su ve tarım kaynaklarının o dönemde mevcut olduğunu kanıtlıyor.
Daha önce Sahra'da bulunan taş anıtlar ve kaya resimleri, bu yeni keşfin izleri silinmiş, daha geniş bir uygarlığın sadece tek bir parçası olabileceğini düşündürüyor.
Tarihçiler Tekrar Düşünüyor
Bu bulgular, "İnsanlık tarihi, kabul ettiğimizden çok daha karmaşık ve eskidir" sorusunu gündeme getiriyor. Tarihçiler, fizikçiler ve arkeologlar, geçmişin bu ileri medeniyetlerinin, doğal felaketler veya zamanın acımasızlığı sonucu tamamen yok olmuş olabileceği ihtimali üzerinde yoğunlaşıyor.
Bu keşif, bize geçmişin sırlarının, geleceğin teknolojisine ışık tutabileceğini hatırlatıyor. Bilim dünyası, bu kayıp şehrin şifrelerini çözmek için çalışmalarına devam ediyor.

turizmatlasitv




