Türkiye'de hangi bölgeler tsunami riski altında?

Kandilli Rasathanesi'ne göre Türkiye'de son üç bin yılda, başta Marmara denizi olmak üzere Karadeniz'den Ege'ye tüm kıyılarda 90'dan fazla tsunami meydana geldi.
UNESCO'ya göre kelime, Japonca tsu (liman) ve nami (dalga) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor.
Depremlerin yanında su altındaki volkanik patlamalar, deniz içindeki heyelanlar ve nadiren de olsa meteor düşmesi gibi sebeplerle tsunamiler oluşabiliyor.
BBC Türkçe'nin sorularını birlikte yanıtlayan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel ve Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme Merkezi Deniz Bilimleri Koordinatörü Dr. Tuğçe Ergün, Türkiye'nin "aktif tektonik yapısı nedeniyle tsunami açısından risk taşıyan üç ana denizel bölgeye" sahip olduğunu söylüyorlar.
İkili, bu bölgeleri Marmara Denizi, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz olarak sıralıyorlar.
"Bu bölgelerdeki tsunami tehlikesi; fay kaynaklı dikey yer değiştirmeler, denizaltı heyelanları ve kıyıya yakın sığ depremler gibi mekanizmalarla ilişkili" diye ekliyorlar.
Türkiye'nin yakın tarihinde başta Ege olmak üzere tüm kıyılarının tsunamilerden etkilendiğini ortaya koyan araştırmalar var.
BBC Türkçe'ye konuşan UNESCO Kuzey Doğu Atlantik ve Akdeniz Tsunami Uyarı Sistemi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, tarihte görülen tsunamilerden de yola çıkarak, Türkiye kıyılarındaki olası bir tsunaminin dalgaların onlarca metre yükseldiği Japonya'dan farklı olarak "en fazla beş-altı metrelik" dalgalar oluşturabileceğini belirtiyor.
Peki Türkiye'de tsunami riskiyle ilgili neler biliniyor, geçmiş tsunami verileri bu konuda neler söylüyor? BBC Türkçe uzmanlara sordu.
Ege Denizi: 'Dalgalar bir saat içinde İzmir, Aydın, Muğla'ya ulaşabilir'
Londra Merkezli Royal Geographical Society'ye göre Ege Denizi'nde yılda ortalama 20 binden fazla deprem gerçekleşiyor.
Kandilli Rasathanesi'nden Prof. Dr. Nurcan Meral Özel ve Dr. Tuğçe Ergün, Ege Denizi'nin "Helenik Yay boyunca yer alan aktif dalma-batma zonu ve normal fay sistemleri nedeniyle yüksek tsunami tehlikesi" taşıdığını belirtiyorlar.
Dalma-batma, yerkabuğunun tabakalarının ısı farkı gibi nedenlerle aşağı ve yukarı yönlü hareketlerini tarif ediyor.
İki uzman, "Girit Adası açıklarında meydana gelebilecek 7 ila 7,7 büyüklüğündeki ters fay kaynaklı depremler, İzmir, Aydın, Muğla gibi batı kıyılarımıza yaklaşık 1 saat içinde ulaşabilecek tsunami dalgalarına neden olabilir" diye ekliyorlar.
M.Ö. 365 yılında Girit yakınlarında meydana gelen büyük depremin Doğu Akdeniz genelinde yıkıcı tsunamiye neden olduğunu vurguluyorlar.
Prof. Dr. Özel ve Dr. Ergün, "Bu bölgedeki tsunami üretimi hem ana fay düzlemi üzerindeki dikey hareketler hem de heyelanlar yoluyla gerçekleşebiliyor" diyorlar.
Bölgede yakın tarihe kadar da çok sayıda tsunami yaşandığını gösteren kayıtlar var.
Kandilli Rasathanesi Bölgesel Deprem - Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi'ne göre bölgede tsunami üreten görece depremler arasında 1956 yılında Güney Ege'de meydana gelen Amorgos depremi var.
Buna göre depremin ardından tsunami dalgası Fethiye'de 1 metreye ulaştı.
Tsunamiye neden olduğu bilinen bir diğer deprem, 21 Temmuz 2017 tarihli Gökova Körfezi depremi.
6,6 büyüklüğündeki Kos Adası depreminden sonrasında Bodrum kıyılarında 30-40 cm dalga yüksekliği gözlendi ve tsunami nedeniyle kısmi su baskınları meydana geldi.
Merkeze göre, araçların sürüklendiği Gümbet'te yapılan saha çalışmalarında tsunami tırmanma yüksekliğinin 1,9 metreye kadar çıktığı belirlendi.
30 Ekim 2020'de Ege Denizi'nde Sisam adasının kuzeyi ile Doğanbey - İzmir açıkları arasında meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki deprem özellikle Seferihisar ve Urla'da etkili olan bir tsunami meydana getirdi.
Seferihisar'ın Sığacık mahallesinde tsunami nedeniyle bir kişi hayatını kaybetti, konutlardan marinaya ve teknelere çok sayıda yapı hasar aldı.
O dönem, Sığacık Körfezi ve çevresinde Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner önderliğinde gerçekleştirilen saha araştırmasında Akarca mevkiinde 3,8 metreye yakın tsunami tırmanma yüksekliği tespit edildi.
Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, beklenen tsunamilerin, geçmişte olduğu gibi, daha çok kıyılardaki limanlar, yolcu terminalleri ve kıyı tesisleri gibi yerlerde zarar verici etki yapabileceğini öngörüyor.
Buna karşın, tarihsel verilere bakarak tsunamilerin gerçekleşme sıklığı açısından bir tahminde bulunmanın zor olduğunu söylüyor.
Yalçıner, "Marmara'da son iki bin yılda 35 adet tsunami olduğunu biliyoruz. Tsunamiler peş peşe yakın aralıklarla ya da yüz yıl gibi uzun aralıklarla da olabilir. Onun için de belli sabit bir oluşma aralığı veremeyiz" diyor.
Kandilli Rasathanesi: 'Marmara Denizi'nde yerel olarak 2 metreyi aşan dalga yükseklikleri gözlenebilir'Prof. Dr. Özel ve Dr. Ergün'ün verdiği bilgiye göre, Marmara Denizi'nde, Kuzey Anadolu Fayı'nın (KAF) denizaltındaki segmentleri tsunami açısından risk oluşturuyor.
Bunlar Yalova-Çınarcık, Orta Marmara ve Tekirdağ segmentleri olarak sıralanıyor.
İki bilim insanı, bu segmentlerin 7 ve üzeri büyüklüklerde depremler üretme potansiyeline sahip olduğunu belirtiyorlar.
"İstanbul açıklarındaki bu segmentlerin yüzeye yakın olması ve fayın sığ derinlikte kırılması tsunami oluşumu açısından önemli bir risktir" diye ekliyorlar.
Prof. Dr. Özel ve Dr. Ergünür, Kandilli Rasathanesi tarafından yapılan sayısal modellere göre Marmara Denizi'nde yerel olarak 2 metreyi aşan dalga yükseklikleri gözlenebileceğini söylüyorlar.
Yakın tarihli büyük depremlerde Marmara Denizi'nde tsunamiler gerçekleşmişti.
Kandilli Rasathanesi'ne göre, 17 Ağustos 1999 İzmit Depreminin bir heyelanı tetiklemesi sonucu, Tütünçiftlik ve Hereke dolaylarında 2,6 m; Değirmendere'de de 2,9 metreye varan tsunami dalgaları oluştuğu araştırmalarla tespit edildi.
Doğu Akdeniz: '7 ve üzerindeki depremler güneydoğu kıyılarında tsunami üretebilir'Türkiye'nin tsunami riski olan kıyılarının bir bölümü de Doğu Akdeniz'de.
Prof. Dr. Özel ve Dr. Ergünür, Doğu Akdeniz'deki Kıbrıs Yayı ve Levant Fay Zonu'nun Türkiye'nin güney kıyıları açısından tsunami üretme potansiyeline sahip olduğunu söylüyorlar.
Levant Fay Zonu, Kızıldeniz'den Türkiye'ye kadar uzanıyor ve uzunluğu bin kilometreyi geçiyor.
Kıbrıs Yayı ise Akdeniz'in en doğusunda Kıbrıs'ın güney kısımlarını saran yay biçimindeki fay hattını tarif ediyor.
İki bilim insanı, 7 ve üzeri büyüklüğünde depremlerin, güneydoğu kıyılarında lokal olarak etkili tsunami dalgalarına neden olabileceği konusunda uyarıyor.
Ayrıca, "sismik olarak tetiklenen denizaltı heyelanlarının da tsunami oluşumunda büyük rol oynayabileceğini" vurguluyorlar.
'Kıyı bölgelerinde erken uyarı sistemleri artırılmalı, risk haritaları güncellenmeli'
Prof. Dr. Özel ve Dr. Ergün, tsunami oluşumunda en etkili mekanizmaların genellikle ters ve normal faylanmalar olduğunu belirtiyorlar.
Ters ve normal ifadeleri fay boyunca iki levhanın birbirine göre hareketini tasvir ediyor.
"Yanal atımlı faylar, özellikle Marmara Denizi gibi kapalı havzalarda doğrudan büyük dalga üretmese de, dolaylı olarak denizaltı heyelanlarını tetikleyerek önemli tsunami dalgaları oluşturabilir" diyorlar.
İkili bu nedenle tsunami risk değerlendirmelerinin "yalnızca fay tipiyle değil, zemin morfolojisi ve heyelan potansiyeliyle birlikte"ele alınması gerektiğini söylüyor.
İki bilim insanının verdiği bilgiye göre, Türkiye'de tsunamiye karşı alınan önlemler üç ana bileşeni kapsıyor: Erken uyarı altyapısı, sahada fiziksel yönlendirmeler ve sinyalizasyon, ve toplum temelli farkındalık/tatbikat çalışmaları.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KOERI), tsunami izleme, değerlendirme ve uyarı görevini Türkiye adına yürüten, IOC/UNESCO tarafından akredite edilmiş bir Tsunami Servis Sağlayıcısı (TSP) olarak faaliyet gösteriyor.
Enstitü, 5,5 ve üzeri büyüklükteki depremler sonrasında tsunami potansiyelini analiz ederek, gerekli durumlarda bilgi veya uyarı seviyelerinde mesajlar üretiyor ve ilgili kurumlara iletiyor.
28 deniz seviyesi gözlem istasyonu entegre veri sağlayarak bu analizleri destekliyor.
Prof. Dr. Özel ve Dr. Ergün, 2025 yılında Marmara Denizi'nde Kuzey Anadolu Fayı'nın kritik segmentlerine yerleştirilen 8 adet deniz tabanı sismometresi (OBS) sayesinde, deniz altını daha yakından izlemenin mümkün olduğunu söylüyor.
Türkiye'nin içinde olduğu bölgeyi kapsayan tsunamiye hazırlık çabalarının önemli bir ayağını UNESCO destekli uluslararası CoastWAVE Projesi oluşturuyor.
Bu proje Türkiye'nin yanında Malta, Kıbrıs, Yunanistan, Mısır, Fas ve İspanya'da tespit ve uyarından bilinçlendirmeye çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmaları tamamlayan yönetimlere "Tsunamiye Hazır Topluluk" statüsü veriliyor.
Bu çalışmalar için İstanbul'un Büyükçekmece ilçesi pilot bölge olarak seçilmişti.
Prof. Dr. Özel ve Dr. Ergün, ilçede tsunami modelleme çalışmalarından tahliye yollarının planlanmasına, tabela ve siren sistemlerinin kurulmasından halk katılımıyla tatbikatlara önemli hazırlıklar yapıldığını söylüyor.
Süreç sonunda ilçe "Tsunamiye Hazır Topluluk" statüsü aldı.
İkili, kıyı bölgelerinde, erken uyarı sistemlerinin arttırılmalısını, toplum bilinci oluşturulmasını, tsunami risk haritalarının güncellenmesini ve düzenli olarak tahliye planları ve tatbikatların düzenlenmesini tavsiye ediyor.
Cumhuriyet