Ekvador'da dinozorlarla aynı döneme ait fosilleşmiş böcekler keşfedildi

Ekvador'daki bir taş ocağında keşfedilen ve aralarında örümcek ağının da bulunduğu çok çeşitli böceklerin 112 milyon yıllık kehribar içinde mükemmel bir şekilde korunmuş olması, Jurassic Park'ı andırıyor. Bu keşif, süper kıta Gondwana'da yaşayan ekosistemlere dair nadir bir bakış sunuyor.

Kehribar, genellikle iğne yapraklılar veya çiçekli bitkiler tarafından salgılanan fosil reçinedir. Newsweek'e göre bu bulgu , Communications Earth & Environment dergisinin 18 Eylül tarihli sayısında anlatılan tarihi olay:

“Yakın zamana kadar fosilleşmiş reçinenin neredeyse tamamı yalnızca Kuzey Yarımküre'de bulunuyordu.”

Science dergisi, "Dinozorlar Dünya'da dolaşırken, ağaç dallarından damlayan reçine, küçük böcekleri ataş boyutuna ulaşabilen, yapışkan, uzun, sarkıt benzeri bir akıntıya hapsediyordu," diye bildiriyor. "Jeokimyasal analizler, reçinenin Şili araucariası gibi dev, dikenli iğne yapraklı ağaçlardan kaynaklandığını gösteriyor." Bu bilgiyi polen ve spor analizleriyle birleştiren çalışma yazarları, günümüz Güney Amerika'sındaki Kretase ormanlarının, yüksek iğne yapraklı ağaçlara, yoğun bir eğrelti otu çalılığına ve çeşitli bir böcek kolonisine ev sahipliği yaptığını varsayıyor.

Toplanan 60 parçadan 21'inde fosilleşmiş yaşam formları vardı: sinekler, karıncalar, eşekarısı ve böcekler gibi canlıların yanı sıra yaşam döngüleri suya bağlı türlerin larvaları da vardı; bu da orada göllerin, nehirlerin ve bataklıkların bol olduğunu gösteriyor. Çalışmanın başyazarı olan Barselona Üniversitesi'nden Xavier Delclòs , New Scientist'te coşkuyla , "Bu, Güney Amerika'da böcek ve örümcek kalıntıları içeren [Mezozoik] kehribarın ilk kez bulunması ve bunların büyük olasılıkla yeni türler olduğunu" söylüyor. Dolayısıyla bu böcekler, bir yağmur ormanında dinozorlarla birlikte yaşadılar.

Araştırmacıya göre; O sırada orada biri olsaydı, " kesinlikle bir kovucuya ihtiyaç duyardı. Ve muhtemelen bir veya iki etobur dinozordan kaçmanın bir yoluna da." Ancak, örneğin bir sivrisineğin yediği bir damla kandan birinin DNA'sını elde etmeyi ummak imkansızdır; bu kan muhtemelen reçinede bulunan kimyasallar tarafından uzun zaman önce yok edilmiştir.